Mugartofficial, Müge Ögel’in sanat, tarih ve doğaya olan derin tutkularının bir yansıması olarak doğdu. Zarafet ve estetiği yeniden tanımlayan tasarımları, bir moda markasından öte, geçmişle bugünün şiirsel bir diyalog kurduğu sanatsal bir manifestodur.
Müge Ögel ve İlham Atlası
Müge Ögel’in estetik yolculuğu, çocukluk yıllarında halası Nur’un antika koleksiyonundaki büyüleyici parçalarla şekillendi. Halasının gustosu, ona zamansız değerlere ve ince detaylara duyulan saygıyı öğretti. Bugün Mugart tasarımlarında yankı bulan bu ilham, Barok mimarinin görkemli detayları, Rönesans sanatının yaratıcı doğuşu ve ikona sanatının ruhani derinliğiyle zenginleşiyor.
Ancak Mugart’ın gerçek özü, doğanın mükemmel dengesinde ve hayvanların saf sevgisinde gizlidir. Müge Ögel, hayvanları ve doğayı yaşamının merkezine koyarak, onları sadece bir ilham kaynağı değil, aynı zamanda varoluşunun anlamı olarak kabul eder. Bu anlayış, Mugart tasarımlarında kendini zamansız bir estetik ve etik bir duruş olarak gösterir.
Art Nouveau’nun İlhamıyla Tasarımın Sanatla Buluştuğu Yer
Mugart tasarımları, beyaz gömlek ve tişört gibi temel parçalara yeni bir anlam katıyor. Sade formlar, geçmişin ihtişamını ve modern dünyanın keskin çizgilerini bir araya getirerek kişisel bir hikâye anlatıyor. Her parça, Barok zarafetin detaycılığıyla modern minimalizmin dinginliğini birleştirirken, Art Nouveau’nun doğadan ilham alan kıvrımlı çizgileri ve organik motifleriyle zenginleşiyor. Bu yaklaşım, tasarımlara hem estetik bir derinlik hem de zamansız bir şıklık katıyor.
Salyangozun Felsefesi
Mugart’ın logosunda yer alan salyangoz, yalnızca dayanıklılık ve korumayı değil, aynı zamanda spiritüel bir derinliği ve içsel yolculuğu simgeliyor. Yavaş ama kararlı adımlarla yol alan salyangoz, hayatın hızına karşı bir duruş, anın değerini bilmeye davettir. Bu simge, Mugart tasarımlarının sadece fiziksel bir giysi değil, ruhani bir hikâye taşıdığını da hatırlatır.